Site icon Ali Ayaz

Employer Brand ve Employer Branding ayrı dünyaların kavramları mı?

Kavramın yaratıcısı Simon Barrow, “employer brand” olarak adlandırıyor. Employer brand management’ın birçok parçadan oluştuğunu ve employer branding’in bunlardan biri olduğunu belirtiyor. Simon’a göre, “employer branding, employer brand management’ın yalnızca iletişim bölümünü kapsar.”

Brand management ile Branding arasındaki farka bakalım: Marka yönetimi (brand management), marka algısını güçlendirmek için bir stratejinin geliştirilmesi ve uygulanmasıdır. Bir marka, algısı kadar güçlüdür. Bu nedenle, bir marka yönetimi stratejisi geliştirmek, hedef pazarlarınızı etkilemenizi sağladığından çok önemlidir. Şunları kapsar:

Bir marka yönetimi stratejisi ile marka bilinirliği, tanınırlık, sadakat ve marka değeri yaratırsınız.

Branding Türkçe karşılığı olarak “markalaşma” ve “markalama” kullanıldığını gördüm. Markalama, sanırım bu anlamda kullanılabilecek en yanlış terim. Markalaşma ise daha çok “brand building” teriminin karşılığı gibi. Biz yine İngilizcesi ile devam edelim. Branding, marka algısını etkilemek için kullanılan pazarlama ve iletişim teknikleri ve yöntemleridir. Oxford Dictionary, branding’i: “belirli bir ürünün veya şirketin reklam ve özgün tasarım yoluyla tanıtımı” olarak tanımlıyor

Ürün / hizmet markası hakkında konuştuk, peki işveren markasında durum nedir?

İşveren markası en yanlış anlaşılan kavramlardan biridir. Çoğu zaman yetenek havuzu oluşturma ve işe alım veya işe alım pazarlaması olduğu düşünülür, bu nedenle employer branding olarak adlandırılır. Ama employer brand bunlardan fazlasıdır.

Geçenlerde bir sosyal medya platformunda, bu terimler arasındaki farkı sordum ve kullanıcılardan biri şu şekilde yanıt verdi: “employer brand nihai üründür ve employer branding bu ürünü oluşturma sürecidir”. Cevabım “bahsettiğiniz sürece marka inşaası denir ve bir markayı yönetme sürecine markalaşma değil, marka yönetimi denir” oldu.

Size bir soru sorayım: Sadece iletişim yoluyla bir marka yaratabilir misiniz?

Elbette hayır. Kesinlikle iletişimden daha fazlasına ihtiyacınız var.

Öyleyse işveren marka yönetimini biraz daha detaylı inceleyelim. İki ana unsuru olduğunu görürüz:

  1. Adaylar (Dikkat çekme, Farkındalık yaratma)
  2. Çalışanlar (Bağlılık, Performans)

İşveren marka yönetimi, bu iki unsurun toplamından daha büyüktür.

Adaylar (Farkındalık, İlgi, Arzu, Eylem)

Aşağıdakilerden en az üçünü yönettiğinize eminim:

Neden? Hedef kitlenizdeki en iyi adayların şirketinizi tanıması, ilgilenmesi ve başvurması için. Bunu hiçbir değer sunmadan, itibar yaratmadan, adaylarınızla bağ kurmadan, onların güvenini kazanmadan, stratejik olarak yönetmeden, sadece iletişim yoluyla başarabilir misiniz?

Çalışanlar (Bağlılık, Elde Tutma, Performans)

Çalışan bağlılığı daha önce duygusal sadakat olarak tanımlanıyordu.

1991’de, iki bilim adamı Allen ve Meyer, yeni bir üç boyutlu model önerdiler: “duygusal”, “devamlılık” ve “normatif veya ahlaki bağlılık”. Organizasyonel bağlılık teorilerinde Allen ve Meyer, tutumsal ve davranışsal yaklaşımları ve bunların tamamlayıcı ilişkilerini birlikte tartıştılar.

Bu çalışmanın kapsamlı incelemesine göre, olumlu iş deneyimleri sonucunda, duygusal bağlılığın geliştiği ve iş performansına katkı sağladığı sonucuna varmak mümkündür.

Şimdi başka bir soru soruyorum: Olumlu iş deneyimi ve çalışan bağlılığı yalnızca iletişim yoluyla yaratabilir misiniz? Cevap apaçık bir hayır.

Peki, güçlü bir işveren markası nasıl yaratabiliriz?

Daha önceki blog yazılarımdan birinde 3,5 adımda bir işveren markası stratejisi oluşturmaktan bahsetmiştim. Bu başlangıç ​​noktanız olabilir. Uygulama aşaması ve çalışan temas noktaları hakkında yakında ayrıntılı olarak yazacağım.

Daha detaylı bilgi için ücretsiz e-kitabımı indirebilir, ya da Employer Brand Academy’e 1 haftalık ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Exit mobile version